Ravza-i Mutahhara’da Bir Naat-ı Şerif
📄

Ravza-i Mutahhara’da Bir Naat-ı Şerif

 
İşte şurası “tertemiz bahçe” ve bir adam dikiliyor. Ağzından bir şeyler dökülüyor. Kelimeler, mısralar, beyitler ve çoğala çoğala... Gitmem, gidemem, gitmiyorum am götürülüyorum diyor...
 
İdris Bey
İdris Bey
İsyanlar, I. Dünya Harbi ve 30 Ekim 1918. İmza atılan Mondros Ateşkesi, bereketli topraklarımızdan çekilmemize sebep oldu. Mekke Şerifliği, Al-Ahsâ Vilayeti, Necit Kazası da bu topraklardandı. Osmanlı burada 400 seneye yakın hüküm sürmüştü…
 
Şanlı ordumuzun başındaki Fahrettin Türkkan Paşa’nın ve kahraman mehmetçiğin o meşhur direnişine rağmen 10 Ocak 1919’da Medine’den çıkarıldık. Bu direniş tarihimizde Gazi Osman Paşa’nın Plevne savunması kadar şanlıdır. Her ne kadar Plevne Marşı gibi adına bir marş yazılmamışsa da bir şiir vardır ki okuyanı da dinleyeni de sarsar, mest eder.
 
Şairimiz İdris Sabih Bey’dir. Soyadı Kanunu’yla Gezmen, İdris Sabih Gezmen’dir. Edebiyatımıza şu güzel naat-ı şerifi bırakmıştır:
Bir Ulü’l-emr idin emrine girdik
Ezelden bey’atli hakanımızsın.
Az idik sayende murada erdik
Dünya ve ahiret sultanımızsın.
 
Unuttuk İlhan’ı Kara Oğuz’u
İşledik seni göz bebeğimize
Bağışla ey şefi’ kusurumuzu
Bin küsür senelik emeğimize!
 
Suçumuz çoksa da sun’umuz yoktur.
Şımardık müjde-i sahabetinle!..
Gönlümüz ganidir, gözümüz toktur.
Doyarız bir lokma şefaatinle!
 
Suları tükendi gülâbdanların
Dinmedi gözümüz yaşı… Merhamet!
Külleri soğudu buhurdanların
Aşkınla bağrını yakmada millet!
 
Ne kanlar akıttık hep senin için
O Ulu Kitab’ın hakkıçün aziz.
Gücümüz erişsin ve erişmesin
Uğrunda her zaman döğüşeceğiz.
 
Nedense kimseler dinlemez eyvah!
O kadar saf olan dileğimizi,
Bir ümmi isen de ya Resulullah
Ancak sen okursun yüreğimizi…
 
Gelmemiş Türkçe’de Kays ü Hassan’ın
Yok bizde ne Bürde ne Muallaka
Yolunda baş veren Âl-i Osman’ın
Lâl ile yazdığı tarihten başka…
 
Yapamaz Ertuğrul Evladı sensiz
Can verir canânı veremez Türkler
Ebedi hâdimü’l-harameyniniz
Ölsek de Ravzanı ruhumuz bekler!
 
İdris Sabih, emekliliğinden yaklaşık bir yıl sonra, geçirdiği kısa bir hastalık devresini müteakip 18 Mart 1950 tarihinde vefat etmiştir. Cenazesi 19 Mart Pazar günü öğle namazından sonra Fatih Camii’nden Silivrikapı (Kozlu) Mezarlığına kaldırılmıştır. “Elçilik / Müsteşarlarından / İdris / Sabih Gezmen / Ruhuna Fatiha / D. 1890 Ö. 1950” kitabeli mezar taşı maalesef bugün yerinde bulunmamaktaydı ancak mezar taşı 7 Eylül 2017’de yenilendi.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
TOPAL ASKER
Ey saçlari "alagarson" kesik hanim kiz!
Gülme öyle bana bakip sen arsiz arsiz!
 
Bacagimla alay etme pek topla diye.
Bir sorsana o topallik nerden hediye ?
 
Sen Sislide danserken her gece , gündüz
Biz öetede ne ovlar ,çaylar,ne dümdüz
 
Yaylalari geçtik,karli daglari astik;
Siz salonda dansederken bizler savastik.
 
Ey dudagi kanim gibi kipkirmizi kiz,
Gülme öyle bana bakip sen arsiz arsiz!
 
Olan isler dimagini azicik yorsun!
Biliyorum elbisemle egleniyorsun;
 
Biliyorum baldirini okadar nazla
Örten bir tek ipek çorap kiymetçe fazla
 
Benim bütün elbisemden... Hatta kendimden...
Biliyorum:Çünkü bugün su dünyada ben
 
Neyim? Bir hiç... ise güce yaramaz,topal...
Sen saglamsin senin hakkin dünyadan zevk al:
 
Çünkü orda düsmanlarla bogusurken biz
Siz muhtesem salonlarda sarap içtiniz!
 
Ey gözünün rengi bana yabanci güzel,
Her yolcunun ugradigi ey hanci güzel!
 
Sen yabanci kucaklarda yasaken her gün
Yapiyorduk bizde kanla, barutla dügün.
 
Sen o sicak odalarda cilveli , mahmur
Dolasirken... Bizde tipi,firtina,yagmur,
 
Kar altinda kanlar döktük,canlar yiprattik;
Aç yasadik, suzuz kaldik,taslarda yattik
 
Sen açilmis bir bahardin , biz kara kistik;
Bizden üstün ordularla böyle çarpistik...
 
Gülme bana bakip pek arsiz arsiz
Sen ey disi güzel,fakat içi çamur kiz!
 
Sana karsi haykirani mecbursun dinle;
Bugün hesap görecegiz artik seninle:
 
Ben cephede geberirken, geride vatan
Aski ile bin belali ise can atan
 
Anam,babam,karim,kizim eziliyorken
Daglar kadar yük altinda...Gel,cevap ver,sen
 
Bana anlat,anlat bana, siz ne yaptiniz?
Köpek gibi oynastiniz ,fuhsa taptiniz!
 
Anavatan bogulurken kipkizil kanda
Yalniz gönül verdiniz siz zevke,cazbanda...
 
Ey nankör kiz,ey fahise unutma sunu:
Sizin için harbederken yedim kursunu.
 
Onun için topal kaldi bögle bacagim,
Onun için tütmez oldu artik ocagim.
 
Nazli nazli yatiyorken sen yataklarda
Salllanarak ölü kaldik biz bataklarda.
 
Kalbur oldu süngülerle çelik bagrimiz,
Bu amansiz bogusmada öldü yarimiz,
 
Ya siz nasil yasadiniz? bizim kanimiz
Size sarap oldu sanki... Sehit canimiz
 
Güya sizin mezenizdi ! Yiyip içtiniz;
Zipladiniz,kudurdunuz arsiz,edepsiz!...
 
Gerçi salonlarda "yildiz" di senin adin,
Hakkikatte fahisesin ey alçak kadin!
 
Ey allikli ve düzgünlü yosma bil sunu:
Bütün millet ögrenmistir senin fuhsunu.
 
Omuzunda neden seni fuzuli çeksin?
Kinimizin siddetiyle gebereceksin!..