Maarif Kitabı
✍️

Maarif Kitabı

İçindekiler
 
 
 
HAZIRLAYAN: Caner Şahin

Çağa Bakış (Sosyoloji)

Çağımızı adlandırırsak, aşağıdaki adlandırmalardan hangisi uygundur sizce?
A- Gürültü Çağı
B- Makine Çağı
C- Motivasyon Çağı
D- Yalnızlık Çağı
 
🧠
Söz alan talebe kendi cevabını ve sebebini açıklasın, söz hakları alındıktan sonra şu soru sorulabilir: Peki siz bir E şıkkı ekleseydiniz bu ne olurdu? Yine cevap ve izahı için söz hakkı verilebilir.
 
  • Aşağıdaki edebî metinleri okuduktan sonra metnin dem vurduğu soruna ve başlık çağ adlandırmalarına katılıp katılmadığınızı tartışınız.
Gürültü Çağı
Bir zamanlar sessizlik hüküm sürerdi cihanda. Yıldızlar gece gökyüzünde parıl parıl parlıyor, rüzgar ağaçların yapraklarını titretiyor, ve insanlar kendi içlerinde derin bir sükûn buluyorlardı. Ama artık yok, bu sessizlik yavaş yavaş yok olup gitti. Şimdi, biz yaşayanlar bir çağda yaşıyoruz ki adını gürültü-patırtı koysak abes kaçmaz.
Gürültü, şehirlerimizin sokaklarını dolduran bir hükümdür artık, bu soğukluğun koyduğu bir hüküm. Her birimiz, birbirimizin sesini işitmez hale geldik. Araçların tıkırtısı, insanların bağırışları, müziklerin yüksek sesi - hepsi bir araya gelerek sessizliği tüketip bitiriyor. Bu gürültü, bir zamanlar iç huzuru bulduğumuz yerleri istila ediyor, bizi rahatsız ediyor, hatta bazen delirtiyor.
Peki, bu gürültünün kaynağı nedir? Belki de teknolojinin ilerlemesiyle birlikte geldi. Artık cep telefonlarımız sürekli çalıyor, mesajlarımız bir an bile durmuyor. Reklamlar, televizyonlar, bilgisayarlar -hepsi kendi gürültülerini katıp duruyorlar bu çağa-. Bi’ onlar eksikti… İnsanlar, doğayla olan ilişkisini kaybettikçe, gürültü onları sarmalayıp içine çekiyor. Şehirlerimiz, yıldızların altında sessizce uyuyan kasabalardan çok uzak düştü.
Ama belki de gürültü, içimizdeki kaosun bir yansısıdır. Belki de yaşadığımız çağın hızıyla, kendi iç dünyalarımızı da bir kargaşa haline getiriyoruz. Düşüncelerimiz, duygularımız, endişelerimiz hepsi birbirine karışıp duruyor, hiç durmadan bir gürültü orkestrası gibi çalıyorlar.
Gürültü Çağı'nın insanları olarak, belki de sessizliği yeniden icat etmeliyiz. Belki de ara sıra durup, gökyüzünü izlemeliyiz. Belki de içimizdeki gürültüyü durdurup, huzuru yeniden bulmalıyız. Belki de ancak o zaman, bu gürültü çağına bir son verebiliriz. Belki de ancak o zaman, gerçek bir sessizlik çağı başlayabilir. Belki de, belki de, belki de… Belkiler ne vakit şimdi olur?
Makine Çağı
Günümüzde, insanlık bir dönemeçte durmuş gibi görünüyor. Makinelerin hükümranlığı altında, insani dokunuşun ve ruhsal derinliğin kaybolduğu bir çağa çıkıyor sokaklar. Gözlerini kapat ve etrafına dikkatlice dinle. Ne duyuyorsun? Tak, tak, tiki tak! Bir makinenin homurdanışı. Niye kızmış ki? Bilmem, onda da mı bir insan yaşıyor yoksa? Farenin -bu fare solumuyor ama hareket ediyor- tık tıklarından koca bir endüstri makinasının tak takları arasında bir otobüste sıkışmışız gibi sıkışmışız.
Makineleşme, insan emeğini değersizleştirirken, insanın kendisini de değersizleştiriyor. Bu durumun en acı verici yönlerinden biri, insanların artık birbirleriyle olan ilişkilerini de makinelere teslim etmeye başlamasıdır.
Motivasyon Çağı
Herhalde biz, motivasyon sözlerine en çok maruz bırakılmış bir nesiliz. Günümüzde, bir çeşit motivasyon çılgınlığı yaşanıyor. Her köşede, insanlara "Sen yaparsın!", "Asla vazgeçme!" gibi yüzeysel iyimserliklerle dolu sözlerle karşılaşıyoruz. Ancak bu motivasyon mottolarının altında yatan gerçeklik, pek de güllük gülistanlık değil. Bu söylemler harekete teşvikten çok hareketten bahsediyorlar. Fiil yok, sadece sesteyiz. Kulak kesilmişiz, -başaracağızya onun için- kulağımız hâlâ dinlemede ama.
 
İşte “pozitif düşün” bombardımanı da bunların başını çeken mottolardan biri. Birisi de demiyor mu durun artık ya, dinlemek zamanı bitti şimdi yapmaya geçiyorum. Yok, hâlâ dinleme-dinlenme modundayız. Negatifiz hâlâ.
Yalnızlık Çağı
Kalabalık içinde yalnız olmak lafına şimdilerde hakkaten alıştık. Siz yalnız mısınız lütfen söyleyin? Yani kimse olmadan da gezer, yer, içer, okur musunuz? Yahut kimse olmadan da kendinizle mutlu olur ve kendinize bir şeyler ısmarlar mısınız? Yalnızlık Bakanlığı olsa mı bizde de?
 
Metinler okundu ve tartışıldı mı?
 
  • Metinlerdeki altı çizili ifadelerle ilgili tartışalım:
    • Gürültü, şehirlerimizin sokaklarını dolduran bir hükümdür artık, bu soğukluğun koyduğu bir hüküm. Bu cümledeki soğukluk sözcüğü neyden bahsetmektedir, soğukluk ne olabilir?
    • Araçların tıkırtısı, insanların bağırışları, müziklerin yüksek sesi - hepsi bir araya gelerek sessizliği tüketip bitiriyor. Bu cümlede sessizliği sözcüğünün yerine başka hangi sözcükler getirilebilir?
    • Gözlerini kapat ve etrafına dikkatlice dinle. Ne duyuyorsun? Peki siz ne duyuyorsunuz?
    • Bir makinenin homurdanışı. Niye kızmış ki? Bilmem, onda da mı bir insan yaşıyor yoksa? Bu cümlede makinenin homurdanışından yola çıkarak makinenin içinde insanın yaşıyor olabileceğinin sorulmasının nedeni ne olabilir? Neden homurdanış, insanla bağdaştırılmıştır?
    • İşte “pozitif düşün” bombardımanı da bunların başını çeken mottolardan biri. Siz de bu cümlede bahsedilen pozitif düşün telkinleriyle karşı karşıya kaldınız mı ve bu yöntem işe yarıyor mu?
    • (Talebe için araştırma içeriyor, bu yüzden sonraki derste bu konudan başlanabilir.) Yahut kimse olmadan da kendinizle mutlu olur ve kendinize bir şeyler ısmarlar mısınız? Yalnızlık Bakanlığı olsa mı bizde de? Bu cümlede bahsedilen kendine bir şey ısmarlama konusunu irdeleyin. İnsan kendine ne ısmarlayabilir ve bu yiyecek-içecekten mi ibarettir? Ayrıca Yalnız Bakanlığı’na sahip ülkeleri belirleyiniz, bu ülkelerin son yıllardaki nüfus piramitlerini kendi aralarında ve ülkemizle kıyaslayınız. Bu kıyaslamadan çıkan sonuçlardan da ilerleyerek ülkemizin geleceği hakkında tahminde bulununuz, bu bakanlıkların kurulma tarihleri ve sebeplerini inceleyiniz.
 

Pasajlardan İrdelemeye (Edebiyat)

 
“Hayır işlerine inanmıyorum. Dayanışmaya inanıyorum. Hayırseverlik çok dikey. Yukarıdan aşağı iniyor. Dayanışma yataydır. Ötekine saygı duyar.”
Eduardo Galeano’nun bu sözünü şu sorularla birlikte yorumlayınız:
  • Hayırseverlik konusunda, bir hayır sever aşağı olup yardım ettiği dikeyse hayır işi sayılır mı bu?
  • Hayırseverlik yukarıdan aşağıya yapılan bir davranış mıdır? Ve Galeano’nun bahsettiği dikeyliği belirleyen nedir?
  • Dayanışma nerede oluşur? Dayanışmanın oluştuğu maddi ve manevi mekanlar-ortamlar nerelerdir? (Mesela sevgi ortamı, mesela köy.)
 
🔗
https://www.youtube.com/watch?v=UCTnteYsN10&t=1s bu bağlantıdan Galeano hakkında biraz fikir edininiz ve gazetecilikle edebiyatın nasıl bir bağlantısı vardır, edebiyat gazete sayfalarında nasıl yetişmiş ve bizde Tanzimat Dönemi’yle gazetede başlayan tefrikacılığın nasıl yol aldığını araştırınız. Tanzimat, Servetifünun, Fecriati, Milli Edebiyat, Cumhuriyet döneminde gazete-edebiyat seyrini araştırınız.
 

Sefer Hazırlığı Taslağı (Tarih)

🪖
Kendinizi Yavuz Sultan Selim Han olarak tahayyül edin. Sene 1519, sekiz yıllık hükümranlık sürenizin sona ermesine bir sene kalmış ve bir sefere çıkmak istiyorsunuz. (Aşağıdaki sorular ve ödevler kapsamında sırayla ilerleyiniz.)
 
💡
BİLGİ KUTUSU: Osmanlı padişahları içinde hanı bir hükümdarlık unvanı olarak ilk benimseyen I. Murad'dır; Yıldırım Bayezid ilk defa bu unvanı tuğralarına, Çelebi Sultan Mehmed de sikkelerine koydurmuştur.
 
  1. Osmanlı’da sefere çıkma kararı nasıl alınırdı, sefere çıkmadan önce padişah ordunun ahvalini nasıl öğrenirdi?
 
💡
BİLGİ KUTUSU: Osmanlı döneminde savaş kararı verilince padişahın tuğları Cebehâne'nin önüne dikilirdi, Cebeci kışlalarının bugünkü Cebeci semtinde kurulmasından dolayı bölgenin ismi de buradan gelir.
 
🔗
https://www.fikriyat.com/galeri/tarih/10-soruda-osmanli-ordusunun-sefer-hazirligi bağlantısını inceleyerek Osmanlı sefer hazırlığı hakkında bilgi edininiz.
 
  1. http://geacron.com/new2 gibi internet adreslerinden yararlanarak seferinizin nereye gerçekleştirileceğini, ordunun nerede konuşlanacağını, varış süresini ve kuşatma süresinin ne kadar sürebileceğini, fethedilecek yerin arazinin nasıl olduğu, ordunun er, süvari, top, mühimmat bilgilerinin ne kadar olacağını kararlaştırın ve bu bilgileri nasıl edinebileceğinizi de araştırınız.
  1. Taslakların hazırlanması için talebeye 1 hafta süre verilir. Süre sonunda her öğrenci hazırladığı sefer hazırlıkları, ordu düzeni, savaş planı, karşı devlet hakkında bilgiler gibi detayları hazırladığı dosyayı getirir. Dosyalar karışık olarak herkesinki kendi dışında bir arkadaşına verilir. Arkadaşının dosyasını teslim alan öğrenci derste arkadaşının dosyasını inceler. (Dosyanın tasarımı, düzeni, içeriğindeki farklılıklar öğrenciye bırakılır.) İnceledikten sonra yanlışlarınıi eksiklerini not alır ve bunu sınıfla paylaşır herkes sırayla. Dosyalar dersin öğretmenine teslim edilir ve öğretmen dosyaları inceler, hataları tespit eder, başarılı noktaları belirtir. (Öğretmen dosyaları kendi zümresiyle de inceleyebilir ya da iki sınıf varsa birinci sınıfın dosyaları ikinci sınıfa inceletilebilir ve karşılıklı bir etkileşim sağlanabilir.)
 

Okuma Saati (Edebiyat)

 
  • Önce parçayı okuyunuz:
notion image
 
Zorlukla tırmandığım kayanın taş bir ayna gibi duran yüzeyine kazınmış resimlere dokunuyorum. 12 bin yıl önce bir çağlar öncesi ressamının çizdiği dağ keçilerinin, geyiklerin, dağ koyunlarının üzerinde dolaşıyor parmaklarım. Sanki taştan bir hayvanat bahçesindeyim. İşte şurada bir yaban sığırı! Peki ya onların peşindeki avcı nerede? Yarım saat süren aramalarım sonuçsuz kalıyor. Avcı resmini doğa mı silmiş soğuğu, rüzgârı ve yağmuruyla; yoksa çobanlar ya da köylüler mi? Yoksa kendini esirgemiş mi bizden atamız olan ressam? Vardı da ben mi göremedim? Kayadan fışkırmış çiçeklerin yanında otururken bunları düşünüyorum. Uzaklarda Kağızman’ın kızıl toprak tepeleri... Aşağıda ilkbaharın yarattığı yeşil örtünün arasında rüzgarla salınan gelincikler... Karşıda bir kale ya da gözetleme kulesi kalıntıları... İnce bir pus, tül gibi kaplamış dağları.
 
Volkanik kayaların arasındaki sığır kuyruğu bitkileri sarı kılıçlar gibi gökyüzüne yükseliyor. Gökyüzünün turuncu bekçisi güneş beni ve kayayı ısıtıyor. Binlerce yıldır silinmeyen bir resmin izini sürerek vardığım bisküvi gibi kırılan bir kayanın üzerinde, bahar keyfiyle dolaşan bir kertenkele gibiyim.
 
Gözlerimi kapatıyorum. Geyik sürüsü hayalimden geçiyor, yavrular annelerine yetişmeye çalışıyor. Havlayan köpekleriyle avcı onları tuzağa doğru kovalıyor. Var gücüyle koşuyor tökezleyecek ilk geyiğe mızrağını saplamak için. Mağaradaki kadın ve çocuklar onu bekliyor. Avıyla birlikte döndüğünde bir sevinç gösterisine tanık oluyor. Aç kalmaktan kurtuldu hepsi. O gece başarısının gururu ile rahat uyuyacak ve ertesi sabah bu öyküyü sonsuz kılmak için mağarasının yakınındaki kayaya tırmanacak. Bir ressama dönüşmek için.
 
Düşten sıyrılıyorum. Gözlerimi açıp kayadaki resimlere yeniden bakıyorum. Bakıyorum ve bu kez onu görüyorum. Avcı-ressam orada, 77 geyiğin, 13 dağ keçisinin ve diğer hayvanların arasında, kendini çizdiği yerde duruyor. Ona, çağları aşan bu resmi için teşekkür ediyor ve bir dağ koyunu gibi atlayarak kayadan iniyorum! İniyorum, günaydın demek için size 12 bin yıl öncesinden.
/Akgün Akova
 

 
Akova’nın kaleme aldığı metinden sonra şu sorular cevaplandırılabilir:
  • Akova’nın üslubu nasıldı?
  • Akova metni yazarken hangi anlatım biçimlerini kullanmıştır? (Tartışmacı, betimleyici, açıklayıcı, öyküleyici) Edebî metne tartışmacı ve açıklayıcı bir tarzla yaklaşılabilir mi, bir edebî metin bu tekniklerle yazılabilir mi?
💡
BİLGİ KUTUSU: Bazı edebî eserler doğrudan tartışmacı ve açıklayıcı bir tarzda yazılmış olmayabilir ancak içinde bulunan diyaloglar, karakter düşünceleri veya olaylar aracılığıyla temaları ve mesajları bu tekniklerin de esere yedirildiğini gösterir.
  • Akova bu olayı nerede yaşamıştır, metni okurken mekânın farkına vardınız mı, hangi şehirdi?
    • ( “Uzaklarda Kağızman’ın kızıl toprak tepeleri...” 1. paragraf)
  • Talebelere önce Camuşlu Kaya Resimleri’nin hangi şehirde olduğunu bilip bilmedikleri ve yerini tahmin etmeleri istenir. Sonra “Sınıfımızda Ağrılı arkadaşımız var mı?” diye sorulabilir ve bu alanı bilip bilmediği, duyup duymadığı ve ziyaret edip edmediği sorulabilir.
  • Parçadaki görsele sınıfçak göz gezdirin ve resmi inceledikten sonra gözlerini yummalarını isteyin. Daha sonra Camuşlu Kaya Resimleri’nin kaya üzerinde hareket ettiğini hayal etmeye başlayın tıpkı televizyon veya bir video gibi. Hareket etmeye başlayan resimlerden hangi sesleri duymaya başladıklarını, hangi kokuları duymaya başladıklarını, görselde neler olup bittiğini anlatmalarını isteyin.
 

Kökenbilim Çalışması (Edebiyat)

 
Şu sorularla başlanabilir:
  1. Bani kelimesini duyan var mı hiç aramızda?
  1. Peki anlamını bilen var mı?
  1. Peki, sesli harfleri bi’ kenara koyarsak kalan harfler hangi kelimeyi çağrıştırıyor ya da harflerin yerini değiştirdiğimizde hangi sözcüğü elde ederiz? (Bina sözcüğüne ulaşıncaya kadar arama devam eder.)
  1. Peki bina kelimesinin kökeni hangi dilden dilimize geçmiş olabilir? (Arapça’ya ulaşıncaya kadar arama devam eder.)
  1. Kelime kökenleri araştırmayı merak eden var mı içimizde? Hangi kelimeleri merak edip araştırdı?
  1. Kelime kökenlerini araştırabileceğimiz dijital kaynaklar nelerdir? (Kaynaklar aranır, araştırılır. Nişanyan Sözlük gibi önemli kaynaklar talebelere öğretilir.)
  1. Ülkemizde kökenbilim alanında çalışma yapan tanınmış kişiler kimlerdir, bilen var mı?
 
 

Şiir Dersleri (Edebiyat)

 
 
Erdem Beyazıt
Bir an kayboldun gibi! yaşadım kıyameti Yoruldun ama buldun ey kalbim emaneti Yeniden su yürüdü dalıma yaprağıma Bir bakışın can verdi kurumuş toprağıma Çiçeğe durdu kalbim içtim parmaklarında Göz çeşmem suya erdi sevda kaynaklarından Bir aydınlık denizin sonsuz derinliğinde Yüzüyorum gözünün yeşil serinliğinde *Bir ışık bir kelebek biraz çiçek biraz kuş *Yeni bir ülke yüzün ellerimde kaybolmuş Soluğum bir kuş gibi uçuyor ellerine Kapılıp gidiyorum saçının sellerine Gözlerinden göğüme sayısız yıldız akar Bir gülüşün içimde binlerce lamba yakar Bir kurtuluştur o an çağrılsa senin adın Sesin ne kadar sıcak sesin ne kadar yakı Tabiat bir bembeyaz gelinlik giymiş gibi Yüzüme kar yağıyor sanki elinmiş gibi Sensiz geçen zamanı belli yaşamamışım Sensizlik bir kuyuymuş onu aşamamışım Bir yol buldum öteye geçerek gözlerinden İşte yeni bir dünya peygamber sözlerinden Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm
Erdem Beyazıt / Bulmak
Hayatınız boyunca tek bir şairi okuma hakkınız olsaydı o kim olurdu?
 
Bu şiir üzerine serbest bir çalışma yapınız. (Şair, konu, sözcükler vb. konularda)

Hemhâl Olma (Sosyoloji)

 
Dersi sorularla ilerletin:
  • Doğuştan ya da sonradan kaza geçiren bireylerin durumunu nasıl belirtmeli ve bireylere nasıl hitap etmeliyiz?
  • Mesela kazazede, engelli, sakat, özürlü gibi ifadeler belirtmede doğru ifadeler midir?
  • Kendi çevrenizde bu bireyler nasıl belirtiliyor?
  • Peki bu insanlar bu tanımlamalardan hoşnutlar mı?
🔗
Bu konuda okuma yapmak için bağlantıyı ziyaret edin: https://www.bbc.com/turkce/haberler/2013/12/131203_engelligunu_rengin
  • Bağlantıdaki şu alıntı okuyunuz: “Tüm bu eleştirilerinin bir ucunda da “sakatlara özel” yapılan yerler var. “Bugün gazetede okudum, sakatlar için anaokulu açmışlar. Sakatlar sadece kendilerine ayrılan alanlara da hapsedilebiliyor. Bizim talebimiz herkesle aynı yeri paylaşmak. Sakatlar sadece kendileri için yapılan evlerde oturup, kendileri için yapılan okullarda okuyacaklarsa bunun anlamı gettolaşmaktır.” Peki siz bu gettolaşmaya nasıl bakıyorsunuz; engellilere özerk bir alan mı tahsis edilmeli yoksa iç içe bir toplum mu oluşturulmalı?
  • Yukarıdaki soruda bahsedilen iç içe bir toplum meselesine ülkemiz tarafından bakarsak bu ilerlemede 100 üzerinden kaç verirdiniz? Bu değerlendirmeyi ülke, şehir, mahalle, okul açısından tekrar yapınız ve daha sonra dış ülkeleri de değerlendirerek kıyaslama yapınız. Ülkemizin bu meseleye verdiği önemi değerlendiriniz, bu alanda terakkinin neye bağlı olduğu sorusuna cevap arayın.
🔗
Bağlantıdan görme engellilerin bastonuyla ilgili okuma yapınız: https://www.malumatfurus.org/gorme-engelli-baston-rengi/
 
Empati yapmak ve hemhal olmak aynı şey midir tartışınız.
 
UYGULAMA: GÖRME ENGELLİ OLMAK
  • Sınıfça uygun bir havada herkes şemsiyesini ya da şemsiye gibi bir eşyasını getirsin ve baston olarak kullansın.
  • Öğretmen en önde olacak şekilde herkes gözünü kapatsın ve güvenli bir ortamda göre engellilerle hemhal olma sağlansın.
  • Sınıf etkinliği düzenlerken herkes sıraya dizilsin, gözlemci birkaç öğretmen de bu kuyruğu gözlemlesin.
  • Etkinlik tamamlandıktan sonra öğrencilere bu etkinliği ileride tekrar etmek isteyip istemedikleri, etkinliği değerlendirmeleri ve hakkındaki düşünceleri söyleyebilecekleri bir soru ortamı oluşturulsun.
 
🔗
 
“Engelli insanlarını önemsemeyen bir toplum insan olmayı önemsemeyen bir toplumdur. İnsanın özü candır ve canda özür yoktur.” Cüceloğlu’nun bu sözünden ne anlıyorsunuz?
Cüceloğlu’nun Gerçek Özgürlük’ünü okuyan var mı aramızda? Okuma listemize bu kitabı da ekleyelim mi? Kitapta bahsi geçen Altınok Kardeşler’i tanıyor musunuz? Tanımıyorsanız araştırma yapınız, tanıyorsanız neler bildiğinizi sınıfla paylaşın.
 
 

Bütünleyici Kitap (Sosyoloji)

 
notion image
 
Bu görsel, bir okulun duvarından. Görseli inceleyin, müzakere edin ve aşağıdaki soruları yanıtlayın:
  • Okulun velilere mesaj verme yöntemi nasıl?
  • Başka nasıl yöntemlerle velilere mesaj verilebilir?
  • Kitap olmadan, okumadan da üniversite kazanılamaz mı?
  • Siz en son ne zaman kitap okudunuz ve hangi kitabı okudunuz?
  • Veliler bu mesajı gördüğünde ne düşünmüş olabilir? Velilerin tutumunda bir değişikliğe yol açmış mıdır hemen?
  • “Okuma sevgisi kazanmamış bir insanın eğitimi yarım kalmış demektir.” sözünü asgarî bir sayfa olacak şekilde yorumlayınız, açınız ve genişletiniz.
  • ÖDEV: Ülkemizde ve diğer ülkelerde kitap okumayla ilgili ve benzeri merak ettiğiniz bir konuyu araştırınız ve sınıfla bunu paylaşınız.
 

Yazma Becerileri ve Çıkarım Yapma (Edebiyat)

 
notion image
 
Bu görseli inceleyeniz ve bu görseli baz alarak bir hikâye, şiir veya kompozisyon yazmaya deneyin.
 

Okul Travmaları (Psikoloji)

notion image
 
Oyuncu Çağlar Ertuğrul sosyal medyada paylaştığı bu fotoğrafa şu notu düştü: İlkokul hocalarım beni hep döverdi ben de okulu komple alıp yıktırdım yerine bir şey de yaptırmayacağım molozlaşan travmalarım gibi kalsın bu halde.
 

Edimsel Gelişim (Psikoloji)

 
Şu sorulara cevap arayalım:
  • Oyun çocukların dünyasında nasıl bir yer tutmaktadır?
  • Oyun vakit geçirme, canı sıkılınca başvurulan aktivite, çocuğu baştan savmak için eline tutuşturulan oyuncaktan mı ibarettir yoksa öte bir anlam ifade eder mi?
  • Çocukların oyunlarını tasnif etmek istersek bunu neye göre yaparsınız? Oyunun içeriği, malzemeleri, kişi sayısı, cinsiyete özel gibi mi olurdu kriterleriniz?
  • Çocuklar oyunlardan edimlediklerini sosyal yaşamda kullanırlar mı? Kullanıyorlarsa bu nasıl tezahür ediyor, kullanmıyorlarsa bu edimlemeye ne oluyor bunu tartışınız.
 
🛝
Oyunla ilgili şu sorulara cevap arayalım ve irdeleyelim:
  • Oyunların adlarını kim koyar?
  • Oyunlarda takım kurarken ney baz alınır? (cinsiyet, güçlü-güçsüz durumu, yaş, tecrübe)
  • Çocuklar takımlarına isim bulurken nelerden etkilenirler?
  • Takımlarda takıma oyun seçme işlemi neye göre yapılır? (yakın arkadaşlık, iyi oynama, güçlü olma vb. bedensel başarı, cinsiyet, ilişki)
  • Oyuna başlamadan önce oyuna katılmak için söylenen ya da oyuncu seçiminde söylenen tekerlemeleri çocuklar kimden öğreniyor ve bu tekerlemelerin içerikleri kontrol ediliyor mu?
  • Aileler oyunlara katılmalı mı?
  • Çocuklar kendileri bir oyun bulabilir mi veya nasıl buldurabiliriz, bunun adımları nelerdir?
 

Karikatür Sanatı (Görsel Sanatlar)

notion image
👉
Aşağıdaki soruları karikatüre göre cevaplayınız.
  • Bu karikatürü inceleyiniz, karikatür ne anlatmak istiyor ya dasiz buradan hangi anlamı çıkarıyorsunuz?
  • Karikatür hakkındaki şu yoruma ne dersiniz: Hayatta arkadaş-eş seçerken o seçim doğru insanı bulmuyorsa, seni açmıyorsa, sen onu açmıyorsan doğru yerde durmuyorsanız, aynı hizada değilseniz (o öfkeliyse sen naziksen-sen naziksen o öfkeliyse) zarardasınızdır. Doğru şeyler yanlış yerde olsa ne yazar?
  • Karikatürdeki imzayı tanıyor musunuz? Tanımıyorsanız bilgi kutusuna bakın:
💡
BİLGİ KUTUSU: Bu karikatürün çizeri Hasan Aycın'dır.
  • Hasan Aycın hakkında araştırma yapınız, kitaplarından karikatür çalışmaların inceleyiniz ve ya X hesabında paylaştığı çalışmaları sınıfça inceleyip, yorumlayınız. Aycın’ın üslunun kendine has olup olmadığını, (diğer sanatçıları araştırıp) diğer karikatüristlerden farkını bulunuz.
  • Karikatürün hangi alanlarda daha çok yer bulduğunu, eğitimde nasıl daha fazla yer bulabileceğini tartışınız.
 
 
 
✍️
ETKİNLİK: Sınıfça karikatür çizme etkinliği yapınız ve çizdiğiniz karikatürleri sınıfla paylaşınız.
 

Evlilik Stratejisi (Tarih)

 
Aşağıdaki sözü okuduktan sonra hiç duyup duymadığını konuşunuz:
Bella gerant alii: tu, felix ….., nube!
Daha sonra parçadan ilerleyiniz:
 
📃
Bu söz bir zamanların devlet politakasıydı manası da şudur: Bırak savaşı başkaları yapsın; sen, ey mesut ………, evlen! Bu sözdeki boşluğa bir devlet adının gelmesi gerekiyor, peki sizce bu devlet hangi devlettir? Bulamadıysanız aşağıdaki ipuçlarından ilerleyin:
  • Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu’yla, Almanya’yla, Osmanlı’yla yakın ilişki içerisinde olmuş bir devlettir.
  • En meşhur şehirlerinden biri Beç’tir.
  • Günümüzde 10 milyona yakın nüfusa sahiptir bu ülke.
CEVAP: AVUSTURYA
Peki “Bırak savaşı başkaları yapsın; sen, ey mesut Avusturya, evlen!” sözü bir devletin siyasi ilişkileri ve devamlılığı açısından o devlete ne kazandırıyor ve ne kaybettiriyordur bunun hakkında sınıfça tartışınız.
 
Bu konuda önemli evliliklerden birini örnek verceksek I. Ferdinand’ın, Macar Kralı Layoş ile yaptığı evlilik anlaşmasıdır; kız kardeşlerini değiştirdiler. Buna göre kim erken ölürse taç ülkeleri ona geçecekti. Layoş daha erken öldü ancak bu yatakta gerçekleşen bir ölüm değildi. 1526’da bir gün içerisinde Mohaç’ta Kanuni Sultan Süleyman’ın orduları karşısında Macar krallığı ortadan kalktı. Avusturya Macar tacına ve mirasına hak iddia etse de kim verir? Böylece Habsburglar ve Osmanlılar yani Türkler ve Almanlar arasında hiç de tarihi dostluktan bahsedemeyeceğimiz 200 sene sürecek bir mücadele de başlamış oldu.
 
  • Türk tarihine bakıldığında evlilik bağının önemini İslam öncesi ve sonrası olarak inceleyiniz. Bu stratejinin günümüzde hâlâ devam eden örneklerinin olup olmadığını araştırıp paylaşınız.
  • Devletler arası ilişkilerde evlilik bağına benzer stratejiler var mı, varsa bunlar nelerdir ve evlilik bağı kadar güçlü müdür?
  • (Bu konu ve diğer derslerin konuları hakkında daha fazla soru üretilip tartışılabilir.)
 

Maziye Hakaret (Tarih)

 
Aşağıdaki parçayı okuyunuz ve verilen görselden hareketle soru üzerinden ilerleyiniz:
🪖
Sadettin Ökten Hoca’nın dediği gibi “Kaynak sıkıntımız yok, idrak problemimiz var.” Böyle kadim bir medeniyete sahip olup da kadimini böyle hunharca ezen başka millet var mıdır? Savaşlarımızla hamasete gelince yaparız da niçin şu çeşmeyi korumayız Allah aşkına? Bakın:
notion image
Gördüğünüz bu çöplük pardon çeşme hayli dağınık. Niçin, niçin bi’ şey demiyoruz? Dilimizi mi yuttuk?
 
Parçada 3. Selim Han’ın yaptırdığı bir çeşmenin vaziyetine ait fotoğraf verilmiş ve çöplük olarak kullanılmasından serzenilmiştir. Sizce tarihî bir çeşmenin bu hâlde olması ne anlam ifade ediyor, parça bize ne demek istiyor, bunun sorumlusu kimler?
 
 
İnternete “Tarihi yer çöp oldu.” diye aratınız ve çıkan haberlerden her biriniz birini okuyup incelesin.
 
Aşağıdaki sosyal medya paylaşımlarını inceleyiniz ve üzerine müzakere edin
notion image
 
notion image
notion image
notion image
 
🧠
Aşağıdaki metinden ilerleyerek görseli inceleyiniz ve sorulara cevap arayınız.
 
Beşiktaş'ta 1555 yılında Mimar Sinan tarafından inşa edilen Sinan Paşa Hamamı, 1957 yılında Menderes yıkımları kapsamında yıktırılmış ve yerine fotoğrafını gördüğünüz Mobil benzin istasyonu inşa edilmişti. Bu kıymetli tarihi eserin yıkımı üzerine en kıymetli İstanbul tarihçilerinden Reşat Ekrem Koçu şunları söylemişti: “Menderes imarı adı verilen ve Türk İstanbul’unun üzerinden korkunç bir tayfun, barbar Vandal akını gibi geçen kör kazmanın kurbanı sanat şaheseri bir yapı; yıkılması için zannederiz ki salahiyetli bir kuruldan yahut ilmî otorite bilinen bir şahıstan, fâni ceberûta hasisi pis kaygularla, zelil inkiyadın eseri bir höccet alınmış olacaktır. Bir dâhinin eseri olan bu hamam, yıktıranı ve yıkılmasına cevaz vereni, verenleri, o tüyler ürpertici vandalizmin yok ettiği ecdad yadigârı yüzlerce yapı ile beraber kıyamete kadar lanetle andıracaktır.”
notion image
 
  • Reşat Ekrem Koçu hakkında ne biliyorsunuz? Kütüphaneniz’de Reşat Ekrem’in eseri varsa inceleyiniz.
  • Menderes Yıkımları hakkında ne biliyorsunuz?
 
🔗
Bağlantıyı ziyaret edin ve Menderes yıkımları, İstanbul imarı hakkında bilgi edininiz:
  •  Bağlantı metninde geçen şu ifadeyi değerlendiriniz: Bu esnada genç Türk mimarları ise “yardımsız, itimatsız bir üvey çocuk gibi büyüyordu.”
  • Mimar Henri Prost hakkında araştırma yapınız.
 

Resim Kapmaca Oyunu (Drama)

Oyunu öğrenciler isterse çocuklara isterlerse kendileri de oynayabilirler. Drama başlığı altındaki oyunlar her kitleye uyarlanabilir, konu anlatımı içermediğinden oyunlar farklı derslerde zaman zaman tekrar edebilir.
 
Aşağıdaki yönergeleri takip ederek oyunu kurun ve oynayınız:
  • Oyuncu sayımız kadar -uygun sayı 5 olabilir ve oyun sırayla gruplar hâlinde oynanabilir- resim defteri-sayfası temin edilir ve renkli kalemler defterlerin yanında farklı odalara eğer tek bir odada oynanacaksa aynı oda içinde farklı yerlere kalemlerle birlikte konulur. Defterler ve kalemler masa üstüne, temizse yere, öğretmen masasına, masa altına vb. yerlere konulur.
  • Farklı kısa müzikler eşliğinde 10 saniye müzik 5 saniye sessizlik 10 saniye müzik 5 saniye sessizlik tempoda ayarlanan periyotlar çalınır. Oyuncular 10 saniyede dans eder, farklı yerlerde dolanırken müzik kesildiği an oyuncular ona en yakın resim sayfasına giderek bir resim çizer ve müzik başlayınca hemen kalkarak müziğe eşlik eder ve aynı şekilde oyun devam eder ve oyun sonunda bir oyuncu farklı defterlere resim çizmiş veya resmi tamamlamış olur.
  • Oyun Kuralları: Başka bir oyuncunun resmi karalamak yasaktır, hedef resmi hep birlikte devam ettirmek ve devam ettirmektir. Resim oyuncuların hayal gücüne bağlıdır.
  • En son 5 saniyelik süre bittiğinde (oyun kaç periyotta ayarlandıysa) resimler toplanır ve incelenir. Sonra resimler bir araya getirilir. Her oyuncu sırayla gelip resimleri istediği sırada dizerek birinci resimden başlayarak bir hikâye başlatır ve diğer resimlerle bu hikayeyi devam ettirir.
  • He oyuncu hikayesini kurduktan sonra başka oyuncular soru sorabilir hikayenin devamı, içeriği ile ilgili. Böylece oyun tamamlanmış olur.

Bağdaştırma (Görsel Sanatlar)

💢
Her ikili setten birinci görseli öğrencilere sununuz ve bunun ne olabileceği hakkında düşünüp fikirlerini söylemelerini isteyin. (Fikirler alınırken sorularla ilerlenebilir, örneğin: Burası neresi olabvilir, insan mı o hayvan mı, köy mü şehir mi vb. sorularla) Fotoğraf hakkında fikirler alındıktan sonra öğrencilere asıl olan 2. fotoğraf sunulur ve fikirlerle asıl fotoğrafın bağdaşıp bağdaşmadığını inceleyiniz. Öyle düşünmelerine yol açan nedenleri sunabilirisiniz. Bu etkinlik kısa sürebilir bu yüzden bazen ders sonlarında 5-10 dk belki mola vermek için öğrencilerle bu etkinlik yapılabilir.
notion image
notion image
notion image
notion image
notion image
notion image
 

Travmalar (Psikoloji)

 
Aşağıdaki alıntıları sorularla beraber değerlendiriniz:
 
Neyzen Tevfik daha çocukken, idam edilmiş eşkıyaların kesik başlarının teşhiri sırasında bayılmış ve ardından sara hastası olmuş bu yüzden de ilköğrenimini bitirememiştir.
  • Neyzen Tevfik bu hadiseyi ne zaman yaşamış olabilir, hangi dönemde?
  • Neden idamlar halka açık hatta çocukların bile görebileceği bir yerde yapılıyor?
  • İdamlar ne zaman bitmiştir, Türkiye tarihindeki son idam hangisidir?
  • Bu olay Neyzen Tevfik’in sadece çocukluk yıllarını mı etkilemiştir?
 
İlk dersi babamdan aldım. Ne öğrendimse ondan öğrendim. Mektep hocam kara cahilin biriydi. Okuduğunu anlamıyordu, anlamadığı için de anlatamıyordu. Yalnız namaz kılmasını öğretiyor, sureleri iyi ezberletiyor, ben de papağan gibi tekrarlıyordum.
  • Çocuğun ilk öğretmeni kimdir?
  • Çocuğun ilk eğitim yuvası neresidir?
  • Öğretmeni unutulmayan yapan nelerdir?
 

Yapay Zeka (Bilişim)

 
Maarif dergisinden alıntılanan bu sözü sınıfça değerlendiriniz.
Çocuklara uygun yapay zeka uygulamaları, yapay zeka uygulamalarına uygun çocuklar yetiştirmeye dönüşmemelidir.
 

Para (İktisat)

 
Jim Rohn şu sözü meşhurdur: Dünyadaki tüm paraya el koyun ve eşit olarak herkese paylaştırın, en fazla 10 yıl içinde yine parayı yönetmeyi bilenlerin elinde toplanacaktır para.
 
Rohn bu konu da haklı mı, siz ne düşünüyorsunuz?
 
🔎
ÖDEV: Jim Rohn hakkında kısa bir araştırma yapınız ve araştırmanız sonucunda bulduklarınızdan arkadaşlarınızınkinden farklı yönlerini paylaşın.
 
 
 
Birinci Görsel
Birinci Görsel
İkinci Görsel
İkinci Görsel
  • Örnekle Düşünelim: İki arkadaş Taksim Meydanı’na gezerken simit almak isterler iki arkadaş önce birinci simitçiye sonra ikinci simitçeye uzaktan bakarlar. Birinci simitçi, görsel birdeki simiti 25 liraya, ikinci simiti 15 liraya satmakta; ikinci simitçi ikinci simiti 15 liraya satmaktadır. Gün sonunda birinci simitçi daha fazla kazanırken ikinci simitçi çok çok az kazanmıştır. Bu durumu aşağıdaki kavramlara göre sırayla inceleyiniz:
    • Pazar alanı/müşteri
    • Pazarlama/yenilik
    • Strateji
 
Aşağıdaki alıntıyı Jim Rohn ve simit örneği açısından ele alarak irdeleyiniz:
Boş sürahi, bardağı dolduramaz. Önce kendi sürahinizi doldurun. Bilenlerden öğrenin. Eğitime yapılan ödeme masraf değil, yatırımdır. Aslında en değerli şey olan zamanı satın almış olursunuz. Başkalarının deneye yanıla, zaman ve para harcayarak öğrendikleri bilgilere kısa sürede sahip olmak ve el yordamıyla ilerleyenlerin önüne geçmektir eğitim. İşte o tepedekilerin en iyi bildiği şey, etraflarına kendilerinden daha akıllı kişileri toplayıp, onların bilgilerinden faydalanmak. Kimse her şeyi kendi kendine bilemez, bilmek durumunda da değil.
 
🔬
Birkaç çocukla yapılan araştırmada çocuklara şu soru yöneltilmiş: “En çok istediğiniz şey nedir?” Çocukların büyük bir kısmının cevabı “para” olmuştur. Peki bunun nedeni nedir? Bu konu üzerinde durunuz ve tartışınız.
 

Konuşmak (Pedagoji)

 
Doğan Cüceloğlu’nun biz yazısından alınan parçayı okuyunuz ve tartışınız:
Onlara konuşmaz, onlarla konuşurdum. (Ben buna “öğrencilerle sohbet içinde olmak” diyorum.)
 
Aşağıda yine Cüceloğlu’ndan bir alıntı var. Bu seferki bir öğretmenin mektubundan:
 
Üniversiteyi okurken hiç emekli olmayıp elimde bastonla derse gideceğim diye düşünürdüm. Mesleğimin beşinci yılındayım; öğretmenlik mesleğinden nefret edecek konuma geldim. İlk atandığımda ne hayallerle gelmiştim. Ama şimdi hayal meyal kalmadı.
 
Öğretmeni zorlayan parçalar neler? Ve bu “zorlayanlar bütünü”ne karşı ne yapmalı?
 

Bî-Refah (Edebiyat)

 
Bî-Refah
Elbet hakkından gelir Hakk zâlimin tuğyânının,
Biz de şahittik deriz meccânen imhâ ânının.
Haydi Mevlâ sordu farzet:
Neyle eyleştin şu gün?
Yurdumun bağrında mahfuzdum serâzad gün be gün.
Vardı ammâ ellerim nâ-âşinâ kardeşliğe,
Vardı âmâ gözlerim göz yumdu leş kalleşliğe.
Yok mu hiç sadrında bâri inkisârın, gürlemen?
Vardı Yâ Rabbî fakat nisyân edip çok sürmeden,
Döndü evvel günkü hâlim, tok yatıp bol söyledim,
Bir de şenlik vardı hattâ pek sevindim “Gol!..” dedim.
Söyle, Biz ki, hangi yurdun bağrına ektik seni,
Hangi ecdâdın bugün imdâdını bekler şefî’?
Kuşkusuz Sensin bilen Rabbim en âlâ medh’ile,
Bir vatan verdin ki ecdâdıyla mâmur: Türkiye,
Türk müsün?
Türküm.
Amel, âmâlinin ispâtıdır,
Dersin ecdâdımdır, hâlin ceddinin inkârıdır.
Kullarımdan hangi millet mazlum hâlinden bilen,
Hangi devlettir Cihad’tan bîhaber bir yol tutan?
Vardı Yâ Rabb müslüman devlet fakat envâi tür,
Bizmişiz işgâl edilmiş hep meğer Gazze’ydi hür,
Biz yazıklandık fakat mâlum Şehâdettir düğün,
Dün kınardık zâlimi heyhât kınandık biz bugün.
Neyle yattın neyle kalktın neyle cehdettin konuş,
Ben cihâd emreylemişken hangi özründür yokuş?
Bî Refah olduk fakat bir türlü idrak etmedik,
Bizde vâcib eylenen cehdi gavurdan izledik.
Bunca mahcub olmuşuz biz bunca gâfilmiş meğer,
İşte Hakk mîzânı eyvah gel hesabı şimdi ver.
Yok sözüm bîgâneye ben söylerim emsâlime,
Bir gönül lazım ki şâyet bilse ağlar hâline.
(Nedamet dergisi, hâfî)
 
💡
Edebiyatın gücünü tartışınız. Nerelere uzanabilir edebiyatın eli? Temayı “Mazlumlar Coğrafyası ve Şiir” olarak belirleyip devam ediniz.
 
 
 
TASLAKLAR
  • Metni tamamla
  • Yapay dil
  • x2 video izlemek
  • Çanakkale gezisi
  • Minyatür
  • Kitaba başlık koyma
  • Emoji kullanmadan
  • Küçük Prens
  • Mevlana
  • Göç
  • Fuat Sezgin
  • Kondüktör Mektebi
  • Klima ve Cam
  • Şiir ses kaydı
  • Dağınık kimliğe sahip kişiler, hissettikleri eksikliği doldurabilmek için sadece kendileriyle ilgilenmeye başlarlar. Dört kimlik statüsü içerisinde, bireyin kendisiyle en çok ilgili olduğu statüsüdür. Korku kültüründe en zayıf çocuktur ve var olmak için kendinden güçsüz birisini seçer, döver vb. Öfke sana, senin mayanda öfke var der Tanımadığına sinirlenmezsin,
  • Brofenbrooner
  • Nowal Kishore
  • İnas Üniversitesi
  • Halid Nihat Bey
  • Aprunçur Tigin
  • Medresetül Hattatin
  • Salah Cimcoz
  • 6 Şapka
 

Zararlı Yayınlar (Sosyoloji)

 
notion image
 
Parents blogdaki bu editör notu isimlerin cinsiyete bakılmadan verilmesi gerektiğini belirtiyor. Siz bu durum hakkında neler düşünüyorsunuz?
Parents blog ayda dokuz milyon ziyaretçi tarafından okunuyor, milyonlarca insana ulaşan içeriklerde ebeveynlerin çocuklarıyla ilişkisi üzerine yazılar bulunuyor ve bunlar da eşcinselliğin özgürleştirilmesi vb. konuları da içeriyor. Yayınların ebeveynlerin tutumları üzerindeki etkisi hakkında tartışınız. Teknoloji, ebeveyn hayatında ne kadar yer tutuyor?

Kelimeler (Edebiyat)

Bir ilkbahar gününde, Perge’yi fotoğraflarken yalnızca yıkık heykel kaidelerine tırmanan, mermer taşların üzerinde sıçraya sıçraya dolaşan keçiler vardı antik kentte, bir de ben. Bu ıssız kent, Pamfilya uygarlığının dev bir heykel atölyesiydi bir zamanlar. Antik dönemin büyük heykel ustalarının evi gibiydi. Bazen birbiriyle kavga eden yöneticilerin, bazen açgözlülüğün, bazen halka zulmün, bazen israfın, bazen dışarıdan gelen saldırıların, bazen depremlerin, bazen “hepsinden biraz”ın yıktığı antik kentlerden biriydi. Perge’yi toprak altından gün yüzüne çıkarmak için büyük emek harcayanlardan biri Prof. Dr. Haluk Abbasoğlu’ydu.
 
“Perge kazıldıkça, bize antikçağın sosyal yaşamı ve tarihsel gerçekleri hakkında yeni ipuçları veriyor. Örneğin, Roma Barışı’nın yaşandığı dönemde kentteki tabaklar düz. Anlıyoruz ki insanlar etli yemekler yiyorlar. İS 3. yüzyılda kent ve insanlar yoksullaşmaya başlıyor ve çömleklerin malzeme kalitesi düşüyor. Çukurlaşan tabaklar yemeklerin bulamaç ağırlıklı olduğunu söylüyor bize,” diyordu Abbasoğlu.
 
Perge bir Pamfilya kentiydi ve Likya da Pamfilya’nın komşusu. Perge’de geçirdiğim günlerde açıp açıp okuduğum bir şiiri vardı Melih Cevdet Anday’ın: “Defne Ormanı”… Bu sabahı onunla açayım:
“Köle sahipleri ekmek kaygusu çekmedikleri
İçin felsefe yapıyorlardı, çünkü
Ekmeklerini köleler veriyorlardı onlara:
Köleler ekmek kaygusu çekmedikleri için
Felsefe yapmıyorlardı, çünkü ekmeklerini
Köle sahipleri veriyorlardı onlara.
Ve yıkıldı gitti Likya.
Köleler felsefe kaygusu çekmedikleri
İçin ekmek yapıyorlardı, çünkü
Felsefelerini köle sahipleri veriyorlardı onlara;
Felsefe sahipleri köle kaygusu çekmedikleri
İçin ekmek yapmıyorlardı, çünkü kölelerini
Felsefe veriyordu onlara.
Felsefenin ekmeği yoktu, ekmeğin
Felsefesi. Ve sahipsiz felsefenin
Ekmeğini, sahipsiz ekmeğin felsefesi yedi.
Ekmeğin sahipsiz felsefesini
Felsefenin sahipsiz ekmeği.
Ve yıkıldı gitti Likya.
Hâlâ yeşil bir defne ormanı altında.”

E-ticaret’e İlk Adım (Ekonomi)

 
  • Günümüzde e-ticarete başlamak daha kolay hâle gelmiştir ancak e-ticaret pazarında kazanç elde etmek daha zor bir hâl almıştır.
  • E-ticaret alanına her gün binlerce insan katılıyor.
  • Pazarlama ve ARGE kısmı ürünün kalıcılığını ve satılabilirliğini, görünebilirliğini, bilinebilirliğini, tavsiye edilebilirliğini, kalitesini, marka bilirliğini sağlar.
  • Satıcı ve müşteri profilini oluşturmak, analiz etmek reklam verme kısmında ve ürünü pazarlamada önemli bir yer tutar.
  • Ön tanıtım ürünü satmaya başlamadan önce kitleye haber vermek demektir ve kitlenin üründen haberdar olması ürüne talebi artırır.
  • Aynı ürünü satan bir sürü kişiye müşterinin ihtiyacı yoktur, ürününüze zeka katın ve farkınızı belirtin.
  • Ürünle ilgili bir hikâye oluşturmak hitap kitlesine aidiyet hissettirir, bu yüzden hikâyenizin olması sizi siz yapar.
  • Müşteri desteği oluşturmak markanıza aidiyeti sağlamlaştırır. Ancak herkese müşteri hizmeti sağlamak sizi zarara sokabilir bu yüzden planlı bir müşteri desteği olmalıdır.
  • Müşteriniz herkes olmamalı, ürününüz herkese hitap etmemeli çünkü insanların bu ürünü satın almak için yeterli sebepleri olmalı bu yüzden hedef kitleniz net bir şekilde belirlenmiş olmalı ve bu kitleye görünür olmalısınız.
 

Kılik Oyunu (Drama)

 
Oyunu aşağıdaki yönergeleri takip ederek kurun ve oynayınız:
  • Oyunun bir masal anlatıcısı ve
  • Bir masal anlatıcısı seçilir ve hayal gücüne, isteğine göre bir şeyler anlatmaya başlar.

Nefes (Drama)

Tavşan Nefesi