Keçicik
📃

Keçicik

 
Evvel zaman içinde kalbur saman yahut zaman fark eder mi bilmem ama bu zamanlardan çok uzak bir zamanda bir zaman varmış. İnsanların sanını bilmedikleri bu güzelim yeşillikte bir keçi görüyoruz işte. Bu bizim başkarakterimiz, olaylar onun etrafında pervane olacak. Şimdi kendi dağın bir başında, yaşadığı otlak bir başka dağın başında, otlanıyor burada kim bilir neden değil orada?
 
Tedirgin de biraz, baksana bir yiyor bir etrafına bakıyor ama etraf beyaz. Evet rengini de hafiften katalım ortamın. Kar kendisini de aynı renge bürümüş. Evet, bu koyunumuz hayır keçi demiştik koyunu nereden çıkardın? Evet evet, keçimiz ki isimleri Bay Keçi'dir koyunlar nezdinde. Niçinine gelmeden tedirginliğin de sebebini açık edelim: (Kısık sesle) Kimseye söylemeyin ama bu keçi âşık. Kime? Şişşssst! ... Heh! Keçi diyorduk. Evet keçi senden bahsediyorduk. Bak o da bize bakıyor ama konuşamaz. Hayır konuşmayı bilir de şimdi konuşamaz demek istedim çünkü hemen bir şeyler yiyip dönmeli. Çalıların ardından bir çıtırtı... Bay Keçi bunu duyar duymaz buradan tüyüyor. Utanıyor da ondan. Hızla bir cılgadan geçerken köprüye tevafuk ediyor. Uzun ve ince bir köprü bu. Bak işte karşıdan bir keçi kardeş daha geliyor. İkisi de köprüye basar basmaz birbirlerine tosluyorlar. Şimdi köprü küçücük olduğundan kimin kime yol vereceği kavgası başlıyor. Bu olay iyice o masala benzedi diyorsan diyelim ki bu keçiler düştüler suya, sonra? Allah'tan ki bu nehrin debisi çok değil hemen kıyıya bırakılıyor bizim Bay Keçi...
 
Hava güllük gülistanlık. Kış da çıkmak üzere. Dağın bakısına adım atıyor ve gözlerini kısarak güneşin oraya bakıyor. Sevinsem mi üzülsem mi? Eh beyaz örtü kalkıyor biraz, buruğuz ama Bay Keçi için yeni otlaklar yeşeriyor umutluyuz. İşte! Kendisi de orda. Niye gülümsüyor ki daha yukarıda yazmamış mıydık tedirgin diye. Bakalım şöyle biraz yakından. Evet hiç bir şeyiniz yok Bay Keçi! Turp gibisiniz, hayır keçi gibisiniz! Tamam bu oldu gibi. Keçi gibisiniz! Nasıl keçi gibi olunur? Şöyle sarp yamaçların yanında otlara ulaşmakla...
 
Bay Keçi neşeden dört ayağını yerden kesecek şekilde sıçrıyor, sığmıyor çayıra. Niye ola ki? İlkyaz gelmiş, nerden biliyor? Kardelenler uyamış, battaniyelerini atmışlar üstlerinden. Bizimki bir o kardelene bir o kardelene uğruyor, günaydın diyor. Kardelenler de selamlıyor onu. Selam sana da Keçi Bay!
 
~