İstanbul’un Göbekadları
📄

İstanbul’un Göbekadları

 

Apartman 🏠

Hızlı adımlarla giderken aniden duraksadım. Arkama döndüm ve dedim ki:
-Ya İstanbul, ne garip şeysin sen?
-Nasılmışım ki?
-Sen niye saklarsın her şeyi?
-Bulasın diye, çocuk.
 
O böyle deyince koşup evin duvarına avucumu vurdum. “Söbe.” dedim, “Buldum baksana!” Önümde bir eski ev ve de kapısının üstünde adı yazıyor: Fazilet Apartmanı.
 
İstanbul’un göbekadları diyelim biz onlara: sokak, apartman isimleri... Pek az yerde apartmana isim verme geleneği vardır diye biliyorum. Türkiye’yse bunun başını çeker. Bir sokak dolusu ev ve her birinin insanmış gibi isimleri...
 
notion image
 
İspanya’da büyük, tarhihî yerlere verilir bu isimler ve edificio ile başlayan isimlerdir. Şunun gibi: Edificio La Alhambra, Edificio Picasso, Edificio Colón. Brezilya’daysa residencial ile başlayan apartmanlar yaygınmış. Amerika’da binaya prestij kazandırmak için The Plaza, The Dakota gibi isimler verilirmiş. Japonya’da da apartman isimleri genellikle İngilizce veya Fransızca sözlcüklerden oluşur ve lüks bir hava katmak amacı taşırmış: The Park House, Belle Maison.
 
Cevdet Mehmet Kösemen’in el yapımı apartman tabelalarını bir araya getirdiği kitaptan bir sayfa. 
Cevdet Mehmet Kösemen’in el yapımı apartman tabelalarını bir araya getirdiği kitaptan bir sayfa. 
-mış, -miş dedim çünkü yalan olmasın, gidip görmedim. Baktığımda bunlara tevafuk ettim. Gidip sokaklarında bizzat temaşada bulunup yazmadım diğerlerinkileri ama İstanbul’un sokaklarında bizzat gezdim, geziyorum. Huzur Apartmanı, Esen Apartmanı, Gültekin Apartmanı, Sua Apartmanı, Cennet Apartmanı, Ankara Apartmanı… Hatta İstanbul’un içinde İstanbul Apartmanı. Meşhurları da var: Mısır Apartmanı, Doğan Apartmanı, Ragıp Paşa Apartmanı,  Bazlamacı Apartmanı,  Sarıca Apartmanı, Frej Apartmanı,  Sünget Apartmanı,  Ralli Apartmanı. Kimi zaman da sonuna “Apartmanı” şeklinde soyadını almayanlar da var, bunlar da palaslar yahut hanlar:  Hidivyal Palas, Pera Palas…
 
📸 Eleonora Arhelaou 
🏛️ Mısır Apartmanı 
📅 1997
📸 Eleonora Arhelaou 🏛️ Mısır Apartmanı 📅 1997
 
🗣
Etimolojik: Apartman
Fransızca appartement “konut içinde müstakil daire” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Geç Latince appartimentum “bölüntü, pay” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Latince appartire “paylaştırmak, hisselendirmek” fiilinden +ment° ekiyle türetilmiştir. Bu fiil Latince pars, part- “pay” sözcüğünden ad+ ön ekiyle türetilmiştir.
Apartmanlar bir bakıma dikey yerleşmenin öncüleri, sonra gökdelenler, plazalar. Fakat mimariden uzak birer kule onlar -fikrimce-. Apartmanlar daha hoş gözükür gözümüze. İşte bu iki üç katlı evler başta yoksulluğun belirtisiydi aslında. Avrupa’da göçlerle bunalan şehirlerin sakin evleri, kat çıkmaya başladı. Birken iki, ikiyken üç, üçken dört oldu. Yer kalmayınca yapacak bişi* yoktu. Tabi bu yoksulluk şeysi Osmanlı’ya gelince başka hâl aldı. Osmanlı’da zenginliğin göstergesiydi. Avrupa’dakinin aksine bir sosyo-ekonomik güçtü. Tabi apartmanlar konakların yerine konmaya başladır. Köşkten, konaktan apartmana doğru bir taşınma başladı. Hatta Orhan Pamuk, ilk romanı Cevdet Bey ve Oğulları’nda Işıkçı Konağı’nın yerine yapılan Işıkçı Apartmanı’ndan söz eder. (Bu arada Masumiyet Müzesi kitabının kapağındaki fotoğrafı Orhan Pamuk, Ahmet Işıkçı koleksiyonundan almış. Ayrıca müzedeki resimleri de Ahmet Işıkçı’ya yaptırmış. Roman kahramı gerçek mi ya da kim bu Işıkçı diye de merak ediyor insan.)
 
*bir şey doğrusu fakat bişi yazmak daha hoş geliyor, pişi gibi. 🥞
 
*
 
Nâzım Hikmet, Orhan Selim mahlasıyla Akşam’da yazılar yazıyor. Bu yazılardan birinde de apartmanlara isim takanları azarlıyor:
notion image
 
Fakat burada Nâzım Abi’yle tartışmaya girmek istmem, büyüğümdür. Amma numaralandırmaktan gözüm de korkmuyor değil. Kabul, buluncak şeyi buldurmada iş görür. Tek tek apartman isimlerini okumaz ya da sormazsın fakat bu sormanın için bile yazılır ya o yazı kapının üstündeki cama, bilmem ne apartmanı diye… Küçük Prens’i okuyunca sayılardan kaçınası geliyor insanın, Nâzım Abi okumadın mı yoksa?
-Okudum çocuk!
-O zaman ne diye bunu üsteliyorsun abi?
-Hata etmişim çocuk, yanlış yazmışım. Bırakalım yazılsın apartmanların ismi.
-Soyadı kanunu bile çıksa yeridir de mi Nâzım Abi?
-Elbet!..
 
Nâzım Abi de bu fikrinden döndüğüne göre devam edelim biz, hadi:
Harikzedegan Katevleri. Mimarı cebimizdeki yirmi kağıdın üzerindedir. Mimar Kemâleddin. Kaynakçaya eklediği Ulaş Bayraktar / Apartman bağlantısında hazinli hikâyesi yer alıyor ama bir de burada dillendireyim kısacık: Bizdeki ilk toplu konutluk apartman ya da apartmanlardan biri de bu Harikzedegan Apartmanı. Bi’ hayır için yola çıkılmışsa da yolda niyet değişmiş ve otel olmuş günümüzde. (Harikzede: Yangınzede demekmiş.)
 
Harikzedegan Katevleri
Harikzedegan Katevleri
 
Sefertası gibi üst üste dizilmiş dar apartmanlarda oturmaktansa, dışı sarmaşıklarla kucaklanmış, yemyeşil bir tabiat ortasında yer alan bir evde ömür geçirme… ~Türkan Baştuğ
 
*
 
33 senesinde “Belediye Vergi ve Resimleri Kanunu”na dair bir kararda “apartman …dükkan, mağaza, otel, han, kahve’ gibi ‘umuma açık’ bir” yer olarak tanımlanıyor ve bu yüzden de konutlardan farklı bir şekilde vergilenmelerine hükmediliyordu. Bunun yanında apartmana bir konuttan ziyade ticari bir gözle baklıyordu. Zengin aileler akrabaları ile birlikte yaşamak üzere inşa ettirdikleri bu yapıları zamanla gelir elde etmek üzere kiraya vermeye başlamışlardır. Kiraevi tabirinin sıklıkla kullanıldığı bu yapılar, hâlâ tek sahipli olsalar da aynı çatı altında yaşayanlar artık birbirlerine yabancı olabiliyordu. Böylece apartman kelimesi etimolojik kökenine uyumlu bir evrim geçirmiş oldu. Bölünmüşlükten bahsetmişken edebiyata dokunuyor bu işin ucu: Ayaşlı ve Kiracıları. Burada bir apartman dairesi değil sadece bölüşülen bir de içindeki dairenin odaları. Fakat Esendal’ınkinde ayrışmadan çok kaynaşma da vardı.
 
*
 
Gelelim bizim aile apartmanına: Şahin Apartmanı. Apartmanlara geçişle tek gözlü evler gitmiş çok gözlü evler gelmiş. Tabi ne tuhaftır gözler çoğaldıkça evin içindekiler birbirini göremez oldu, birbirinden daha az haberdar oldu. Bi’ göz doktoruna görünmesi zaruret oldu topluca bütün apartmanların. İşte bu gözlerden her birine oturma odası, salon, misafir odası gibi isimler verilirdi. Şimdi de veriliyor ama misafir odası yok mesela. Ve biz de eskiden oturma odası derdik şimdilerde televizyonlu oda diyoruz. Ne zaman bu ismi aldı? Tek bir kare kutu koca yahut küçcücük odaya ismini verdi de kime sordu? Sonra bizde misafir odası da vardı. Minderlerin yere serildiği ama orası da yok artık. Kuzineli sobamız da vardı... Doğalgaz geldi. Soba burda olsa derdi ki: Tüfek icad oldu mertlik bozuldu.
 
Restorasyon Öncesi Soğukçeşme Sk.
Restorasyon Öncesi Soğukçeşme Sk.
Restorasyon Sonrası Soğukçeşme Sk.
Restorasyon Sonrası Soğukçeşme Sk.
 
*
 
Bu arsadan kaç ev çıkar deyince aklımıza konut projeleri üşüşür. Ah, kabirlerimiz de yer altı zenginliklerimize dahil mi? Şimdi kabristana gidelim hadi. Burası Kelimeler Kabristanı. Yatanlar sözcüklerimiz. Biz bugün “mesken”i iadeiziyarete geldik. Kendisi sükûn kökünden geliyor. Sessizlik, sütlimanlık hani. Ama o limana işgal güçleri demirleyince ne süt kaldı ne manda. O kelimelerin kaymağını sömürdüler, bi’ oturuşta yediler sonra önümüze sahisi diye ne idüğü belirsiz şeyler koydular. Kaymağı seven cebinde manda taşır. Biz de gönül cebimizde taşıyacağız bu eski sözcükleri, gizli saklı. Çünkü onlar orada yatıyorlar...
 
notion image
 
*
 
Önce niyetim İstanbul’un göbekadlarına dalmaktı, onlardan bahsedip isimlerini anacaktım ama yazmak için okumam gerekti, o zaman da konu konuyu açıyor işte araştırıyorum diyerekten. Nâzım Abi’den, Harikzedegan evlerinden, tarihten açılıveriyor konu. Apartmandan bahsetmek de kolay değil; sosyolojiye bakıyorsun, psikolojiye bakıyorsun, tarihe bakıyorsun ve üstüne bir de cümleleri toparlamaya çalışıyorsun falan. Apartmanlar burada kalsın bi’. Şimdi de azıcık o apartmanların sokaklarından bahis açalım. Şu eski İstanbul’a gidelim bi’:
 
 
 
 
 

Kaynakça 🔅

Okumalarım 📘