📙

Kıssadan Hisse

 
 
page icon
Habibin’in Kölesiyim
Hz. Ömer (r.a.), Resûlullah’ın (s.a.v.) kabrini ziyaret eder. Kabri önünde bir bedevinin dua ettiğini görür ve arkasında durup duasını dinlemeye başlar. Şöyle dua etmektedir bedevi: “Yâ Rabbi! Bu senin Habibin, ben de kulunum. Şeytan da düşmanın. Eğer beni bağışlarsan habibin sevinir, kulun kazanır, düşmanın üzülür. Beni bağışlamazsan habibin üzülür, düşmanın sevinir, kulun helak olur. Yâ Rabbi! Sen habibini üzmekten, düşmanını sevindirmekten, kulunu helak etmekten daha cömertsin. Yâ Rabbi! Araplar arasında asil insanlar vefat ettiklerinde kabri başında kölesini azat etme geleneği vardır. İşte alemlerin efendisi vefat etti. Kabri başında ben de onun kölesiyim, cehennemden âzât et”.
 
Bunun üzerine Hz. Ömer avazı çıktığı kadar: Yâ Rabbi! Bu bedevinin senden istediğini ben de istiyorum” diye bağırır. Sakalı ıslanıncaya kadar hıçkıra hıçkıra ağlar. Bedevî dayanamaz ve:
“Ey Müminlerin Emiri! Sen de mi ağlıyorsun?” der.
 
~
page icon
Sen Geldin
Dervişin biri çoktandır hasret kaldığı sevgilisinin kapısını çaldı. Sevgili: “Kimsin a kapıdaki?” dedi. Âşık, “Benim” deyince “Git, şimdi zamanı değil, böyle bir sofrada ham kişinin yeri yok, dedi.”
 
Ham kişiyi, ayrılık ve hicran ateşinden başka ne pişirebilir, iki yüzlülükten ne kurtarabilir? O zavallı derviş gitti, bir yıl sefer etti. Dostun ayrılığının ateşiyle yandı. O yanıp yakılan pişti de geri döndü. Yine dostun evinin çevresinde dönmeye başladı. Dudağından edepsizce bir söz çıkmasın diye, yüz türlü korku ve edeple kapının halkasını çaldı. Sevgili:
“Kapıda kim var?” diye seslendi.
“Kapıdaki sensin, ey gönül alan sen geldin.” dedi. Sevgili:
Mademki şimdi bensin, ey ben, gir içeri. Evde iki ‘ben’in sığacağı kadar yer yok.” dedi.
 
Sevgili, “İğnede iki tane iplik başına yer yok; mademki tek katlısın bu iğneye gir.” deyip “Ey tamamı ile “ben” olan, gir içeri! Artık çayırlıktaki gülle diken gibi farklı değilsin, dedi.”
 
~
page icon
Leyla’yı Görmek
Mecnun ile Leyla’nın maceraları dillere düştüğünde Abbasi halifelerinden biri Leyla’yı görmek istedi. Onu getirip bir odaya oturttu. Sonra Mecnun’u çağırdı ve dedi ki: “Gözünü gören bir adam nasıl böyle çirkin bir yüze gönül verir. Eğer istersen sana haremimden periden daha güzel, ay gibi bir cariye vereyim.”
“Sen ondan önce bana Leyla’dan daha gayrisini güzel gören bir göz ver.” dedi Mecnun.
“Eğer Leyla’dan daha güzelini görsen, istemezsin.” dedi halife.
“Ben ondan başkasını görmüyorum.” cevabını verdi Mecnun.
(Sevgilinin yüzünü gördükten sonra Aya ve güneşe bakan göz kan olsun.)
 
“Leyla’nın sana karşı durumu nasıldır biliyor musun?” diye sordu halife.
“Onun durumunun iyi veya kötü olması beni ilgilendirmez. Ben yalnız şunu biliyorum: O, benim halime bakmadan onun aşkına kapılmamış ve cefasına tutulmamıştım.” dedi Mecnun. (Eğer kullarına iltifat edişi ve lütufkârlığı olmasaydı,
Ben nerede, onun aşkına tutulmak nerede?)
 
“ İster misin, Leyla’nın hısım ve akrabasını buraya getireyim ve onlar hazır olduğundaysa Leyla’yı seninle nikahlayayım.” diye teklifte bulundu halife.
“Ben aşkımı tabiatın kiiryle bulaştırmak istemem. O temiz aşk erbabının mezhebince bana helaldir. Arada bir vasıtaya başvurmaya lüzum yoktur. dedi Mecnun.
“Leyla’yı görmek ister misin?” diye sordu halife.
Mecnun negörebileceğini bilmek istedi.
“İşte şu odada.” dedi halife.
 
Sonra kölelerden biri onun elini tutup Leyla'nın bulunduğu odanın kapısına götürdü. Mecnun, Leyla'nın odada olduğunu duyunca hemen gözlerini bir bezle kapattı.
 
“Ey divane, gözlerini kapatma. Tam tersine mümkünse bugün yüz tane göz daha al da onun güzelliğini doya doya göresin halbuki sen gözlerini kapatıyorsun.” dedi köle.
“Onu uzaktan görmek bana yeter.”cevabını verdi Mecnun.
 
(Sevgilinin yüzü benim gözümle görmeye layık değildir.
Onu yine onun gözüyle seyretmek lazımdır.)
 
Halifeye haber gönderdiler ve Mecnun’un Leyla'yı görmek istemediğini söylediler. Halife mecnun çağırdı ve ona: “Bu dostlardan uzak, özel bir meclisti. Perdeler kalkmış, aşk ve şevk yükselmiş bir haldeyken niçin sevgilinin yüzünün temasından yararlanmadın?” diye sordu.
“Aşk gayreti, sevgilinin yüzünün aşkın gözüyle zedelenmesini istemedi.” diyen Mecnun, şu beyti okuyup ağlaya ağlaya sahraların yolunu tuttu:
Leyla'dan başkalarına baktığım gözleri
Yaşlarla yıkamadan Leyla'nın yüzüne mi bakayım?
 
Sabah rüzgârların senin yolundan geçmesi için
Güneşin yolunu tutmak, onun doğmasını engellemek isterim.
Karanlık gecede, hayalimde senin aya benzeyen
Yüzünü görmek için gözlerimi kapıyorum.
 
~